+95424618515
mail@cihatsimsek.com

Koronalı günler ve yatırım psikolojisi

Gayrimenkulde Doğru Sonuç-Emlak-Çekmeköy-Taşdelen-Alemdağ-Satılık-Kiralık-Daire-Remax

Covid-19 namlı yeni koronavirüs önce Çin’de başladı sonra da tüm dünyayı sararak Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi yani salgın ilan edildi.

Dolayısıyla insanlık bugüne kadar belki de hiç görmediği bir tehlikeyle karşı karşıya kalarak dünya savaşlarından sonra ilk defa bu kadar ölüm korkusuyla burun buruna geldi.

Bu öyle bir tehlike ki gözle görülemiyor; zengin-fakir, genç-yaşlı, rütbeli-rütbesiz, beyaz yakalı veya proleter ayırmadan herkesi tehdit ediyor ve para için yaşayanları bile “her şeyin başı sağlık” demeye mecbur bırakıp evine hapseder oldu.

Peki, insanlar gözleriyle görmedikleri, önüne geçemedikleri ve bileğini bükemedikleri ünü dünyaya hızla yayılmış bu namlı celladın kılıcı başlarının üstünde sallanırken parayı düşünüp yatırım yapar, alım-satıma devam eder miydi?

Piyasalar bu strese nasıl tepki verecek, bu baskıdan nasıl etkilenecekti.

Bunlar elbette ki cevap vermesi zor sorular, hâlâ da bu sorulara kimsenin verecek bir cevabı yok. Yapılan açıklamalardan devletin bile bu konularda kafasının karışık olduğunu söyleyebiliriz. Bunun nedeni ise karşı karşıya olduğumuz salgının önleyici bir tedavisinin olmayışı…

Zor sorularla karşı karşıyayız ancak alım satım sektöründe faaliyet yürüten bir gayrimenkul profesyoneli olarak müşteri çevremle yaptığım görüşmelerden edindiğim izlenimleri cevaba dair fikir vermesi bakımından burada sizlerle paylaşmak istiyorum.

Malum süreç başlar başlamaz iş ortağı olduğum Çekmeköy Taşdelen’de bulunan REMAX Trend ofisi de tedbir amaçlı kapılarını geçici bir süre için kapattı. Sadece ihtiyaç olduğunda açılan ofsimizin aldığı bu karar sonrası iş ortakları olan bizler de “herkes kendi OHAL’ini ilan etsin” tavsiyesi üzere evden çalışmaya başladık. Ancak bu durum gün geçtikçe işlerin azalması insanların faaliyetlerini bir bir durdurması nedeniyle çevrimiçi platformlardan eğitim almaya ve iş geliştirme toplantıları yaparak zamanı verimli kullanmaya döndü. Tabi bu verimli faaliyetlere herkesin ortak tavsiyesi olan “müşterilerle minimum temas maksimum iletişim” düşüncesi ile bugüne kadar temas kurduğum herkesle telefon iletişimi başlatmak da eklenince ortaya çok güzel sonuçlar çıkmaya başladı.

Müşterilerimle kurduğum bu iletişim trafiği aradaki tanışıklığı bir kat daha arttırıp yeni iş bağlantıları kurmamın yanında onların yaşadığımız süreçle ilgili baktıkları pencereden kısa kısa değerlendirmelerini öğrenmeme ve birlikte olayların kritiğini yapmama da imkân sağladı.

Her biri toplumun içerisinde değişik görevler üstlenmiş, farklı sektörlerde faaliyet yürüten değerli kimselerdi ve yaşanan sürece dair üstlendikleri görev dolayısıyla birbirinden farklı ve çarpıcı değerlendirmeleri vardı. Bu değerlendirmeler tahmin edersiniz ki oturdukları yerden yaptıkları soyut değerlendirmelerden çok tecrübeye dayalı somut değerlendirmelerdi. Ve her bir değerlendirmenin hayatlarında birer karşılığı ve örneği yaşanmıştı bile.

Örneğin; 200 personel istihdam eden üretici bir müşterim, süreç başladığında bu personellerden 50’sinin işe yeni başladığını ve işe başlar başlamaz tüm personele 15 gün izin vermek zorunda kaldıklarından, devletin açıkladığı desteklerden yararlanmak için harcadıkları çabalardan bahisle gidişatın neyle sonuçlanacağını öngöremediklerini söylüyordu.

Bu süreç aslında bir öngörüsüzlükten çok karanlıkta farsız-fenersiz yol almaya benziyor ve bu da doğal olarak herkesi tedirgin ediyor.

Aynı müşterim korona salgını nedeniyle birçok nakliyecinin iş yapmadığını bu nedenle lojistik konusunda ciddi sorunları olduğunu da sözlerine ekliyordu. Buradan hareketle ilerde temel ihtiyaçlarımızı temin noktasında sorun yaşayabileceğimizi düşünüp tedirgin olmalı mıyız bilmiyorum ama tedbirli olmamız gerektiği konusu asla şüphe kaldırmaz.

Öte taraftan bir bankacı mülk sahibim insanların böylesi belirsiz bir süreçte yatırım hesabı açmaya yöneldiklerini ve son günlerde durmadan yeni banka müşterilerine yeni yatırım hesabı açmakla mesaisinin geçtiğinden bahsediyor ve bu duruma şaşırdığını söylemeden edemiyordu.

Demek ki bazıları kriz fırsattır diyerek bu sağlık krizinin elbet bir gün biteceği düşüncesiyle belki borsadan hisse senedi alarak ya da belki başka bir yatırım aracı kullanarak kâr etmenin hesabını yapmaya devam ediyor.

İnsanların borsaya yöneldiğini bir başka kıymetli müşterimle yaptığım görüşmenin de doğruladığını gördüm. Hoş artık kendisi ile abi kardeş gibiyiz ve artık görüşmelerimiz bir müşteri ilişkisinden çok farklı… Kendisi bir süredir satın alacağı kafasındakine uygun bir gayrimenkul arıyor. Bulamadığı için de doğal olarak mevcut parasını arttırmanın değişik yollarını araştırıyor. En son borsadan parasının küçük bir kısmı ile tecrübe kazanmak ve bir denemek düşüncesiyle hisse senedi satın almayı düşündüğünü ve bunun bence nasıl olacağını sordu. Borsaya girmiş ve parasını batırıp zarar etmiş çevremdeki tanıdıklarımı düşününce elbette bunun büyük risk olduğunu bir çırpıda söyleyiverdim.

Ancak borsanın büyük düşüşte olduğu ve bu sağlık krizi çözülür çözülmez tekrar yükselişe geçeceğini düşünürsek cesareti olanın iştahını kabarttığını da çok iyi biliyorum. Ancak yine de uyarmadan edemeyeceğim. Eğer hiçbir tecrübeniz yoksa ve riske atacak fazladan bir paranız da bulunmuyorsa çoluğunuzun çocuğunuzun rızkından kısıp böyle yatırımlara asla girmeyin. İlla girecekseniz de paranın tamamı ile değil küçük bir kısmı ile başlayın derim. Eğer böyle bir yatırım aracını seçecek olsaydım ben böyle yapardım sanırım.

Oto alım satım işi ile uğraşan çok değerli bir başka müşterim ise telefonunun çalmadığından yakınıyordu.. Geçenlerde bir araç sahibine alıcı bulduğunu bu alıcının araca, sahibinin istediği değeri vererek almaya istekli olduğunu ancak araç sahibinin “fiyatlar yükselecek” diyerek satıştan çekildiğini anlattı. Aynı araç sahibinin fiyatlar yükselecek demeden önce, “markalar üretimi durdurdu piyasaya yeni araç girişi yok” diyerek bu düşüncesini temellendirdiğini de sözlerine ekledi.

Müşterimin bu acı tecrübesine üzüldüğümü belirtmekle birlikte alıcı bulduğu araç sahibinin ortaya attığı bu iddiasında haklılık payı olduğunu düşünenlerdenim. Tabiî ki bu korona salgını aylarca hatta yıllarca sürüp insanların birikimini bitirip tüketmedikçe… Nitekim uzun süren böylesi bir süreç insanların cebinde geçinecek para bırakmadığında ilk yapacakları şey sahip oldukları mal ve mülkleri haraç mezat satmak olacaktır ki bu durumda kâr etmenin mümkün olduğunu pek düşünmüyorum. Bunun olmasını da asla arzu etmiyorum.

Gelelim benim de içinde bulunduğum gayrimenkul sektörüne… Yukarıda bahsini ettiğim değerli oto alım satımcı müşterim gibi başımdan benzer bir olay maalesef ki geçti. Kendisine alıcı bulduğum satıcım satıştan çekildi. Ancak bu kez neden fiyat artışı beklentisi değildi. Pazarladığım bir daireye aynı ofisten bir başka iş ortağımla müşteri bulduk ve bu müşteri mülk sahibinin istediği fiyatı uzun uğraşlarımız sonucu kabul de etti. Ancak yaşı ilerlemiş üstelik de son günlerde hastalıklarla boğuşan eşi de kendisi de öğretmen emeklisi olan mülk sahibim korona salgınının da etkisi ile daireyi satınca sıkıntıya girecekleri düşüncesiyle satıştan çekildiklerini söylemeleri, benim bu satışı yapma imkanımın sonlanmasına sebep oldu.

Takdir edersiniz ki bunun için satıcıma kızmadım. Kendisini haklı buldum ve ısrarcı olmadım.

Dilerim bu günler tez zamanda geçer, bizler de sağlığın yerinde ve tehdit altında olmadığı günlerde stres ve baskıdan uzak nice satışlara imza atar, severek icra ettiğimiz mesleğimizi yeniden eski günlerdeki gibi faal olarak sahada icra etmeye devam ederiz.

Ne de olsa her şeyin başı sağlık.

Bu yazıyı noktalarken baskı ve stres altında olduğumuz şu günlerde parası olanın parasını nasıl değerlendirebileceği, malı ve mülkü olanın da nasıl bir pozisyon alması gerektiğine dair önemli ipuçları olduğunu düşünüyorum. Bu ipuçlarının kritiğini, yazıyı okumaya değerli vaktinden ayıran siz kıymetli okurlarıma bırakıyorum…

Sağlıcakla kalın…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir